Hoşgeldiniz / Welcome

Dünyama attığınız bu adımın size yanlız olmadığınızı hissettirmesi ümidiyle...
With the hope that the step you have taken into my world will make you feel you are not alone...

4 Aralık 2011 Pazar

Boş / Blank

Bazen bomboş bakar insan uzaklara dalar gider, orada olmak istemediğinden midir, yoksa amaç yolculuğun kendisi midir, hedefsizce. İlk zamanlar bazen yürümek isterdim, kaçmak veya uzaklaşmak için değil sadece yürümek ve hissizleşmek belki de. O zamanlar enerjim varmış demek yürümeyi göze alabiliyormuşum, şimdi bir yerlerden atlamak daha bir çekici geliyor, çabalamadan, çünkü yorgunum. Aradığım, o boşluk duygusunun getireceğini sandığım dinginlik ve huzur aslında.

Ama her seferinde zor olanı seçiyorum ve kalıp savaşmaya devam ediyorum. Çünkü minik savaşçım bizimle ve ümit etmeye devam ediyorum. İnsanların densizliklerine, düşüncesizliklerine, beceriksizliklerine rağmen... Niye mi, çünkü bebeğimin yüzündeki gülümseme hiç kaybolmasın istiyorum.

En yakınım dediğim insanlar bile benim neyi neden yaptığımı anlamaz veya umursamaz gibi davranırken belki de çok şey bekliyorum. Empati, sağduyu, dürüstlük, bencillikten uzak bir anlayış ve paylaşım yok mudur? Neden? Bir gün karşıdan karşıya geçerken bir araç gelip çarpsa ve ölse hatta daha kötüsü sakat kalsa birisi daha mı anlaşılır olacak herşey onun açısından, her birimize bir araba çarpması mı gerekiyor yani?

Birinin yaşadığı açmazları olduğu gibi kabul etmek ve anlamlandırmaya çalışmak yerine hep eksikleri ve yanlışları tespit etme içgüdüsüyle saldırmak niye? Olamaz mı bir insan da elinden gelenin en iyisini, o şartlarda yapılabilecek herşeyi yapmış ama yine de o durumda kısılmış kalmış olamaz mı? Hayat bu kadar düz bir matematik mi? Birşeyler farklı geliştiyse kesin yanlış yapılan şeyler ve düzeltilmesi gereken hatalar mı var? Kime göre?


Sometimes a person looks absolutely blank lost in the distance, is it because she wants to be there, or is the goal the journey itself, without any target. At first I wanted to walk sometimes, not to run away or to get out, just to walk and get numb maybe. Then I must have had the energy since I could risk walking, nowadays jumping form somewhere looks a lot more attractive, without any effort, because I am tired. What I look for is the calmness and peace that I assume will come with the sense of emptiness.


But each time I chose the hard way and to stay to continue the fight. Because my little warrier is with us and I continue to hope. Despite the inconsiderateness, indiscretion and ineptitude of people. Why, because I want to preserve the smile on my babies face.


While the people closest to me act like they do not understand or care why I do what I do maybe I expect too much. Empathy, good sense, honesty, understanding and sharing without egoism, don't they exist? Why? If a car hits while crossing the street one day and she dies or even worse lives handicapped then will everything be more understandable for her, is it that a car should hit each and everyone?


Why is it that one has to attack with the instinct of finding what's missing and wrong instead of excepting the dilemma one is going through and give meaning to it? Is it impossible to assume that a person has done her best, all that can be done under the circumstances but still was trapped in the case? Is life such simple math? If something has evolved differently then is it that there are definite mistakes and things to correct? According to who?

1 yorum:

  1. Kendi kırmızı anlatabilir miyiz diye belki milyon kez düşünüp sonunda anlatamayacağımıza karar verdim. Ne kendi kırmızımı anlatabiliriz aslında, ne de kendi mavimizi, beyazımızı ya da siyahımızı…Yine de insan iflah olmaz: dener, denemeden de olsun ister aslında içinden…fakat ne mümkündür kırmızıyı anlatmak ne de diğer renklerini…bakan kendi gözündeki yansımayı kendi beyninde yorumladığı kadarıyla görür. Bu yüzden asıl güzel olan bakıştır. Bu yüzden belki de gerçekler ile bazılarımızın beynindeki imgeler arasında “gap”ler vardır:, ve aslında tüm sorundur bu idealle gerçek arasındaki boşluk.
    İdeal bir dünyada yaşamasak da bazen ideal ve hatta ötesinde insanlarda çıkar karşımıza…hani inanmakda güçlük çektiğimiz hikayelerine, benzersizce yazdıkları…Ama netice de çalışmak yorar, en keyifli iş de olsa.
    Yeter ki kovalamaya değer bir havuç olsun, koşmaya da değer, yorulmaya da, havucun rengini gören olmasa da…

    YanıtlaSil

Yorumunuz en kısa zamanda yayınlanacaktır.