Hoşgeldiniz / Welcome

Dünyama attığınız bu adımın size yanlız olmadığınızı hissettirmesi ümidiyle...
With the hope that the step you have taken into my world will make you feel you are not alone...

23 Mart 2012 Cuma

Anaokulu / Preschool

Bu anaokulunda ikinci senemiz. Okula başlarken CANımla ilk evden çıktığımız gün sanki dün gibi... Üzerine ne giydirsem, çantasına ne koymak lazım telaşı ile babamızı da yanımıza alıp, hafif bir endişe ve insanın boğazında düğümlenen gururlu bir mutlulukla okula gitmek için evden ilk çıkışımızın üzerinden aslında ne kadar çok şey geçmiş...

Bu hafta okulda CANın sınıfının veli görüşmeleri vardı. Öğretmeni ve kurum psikoloğu ile göz yaşları içinde ben bir yarım saati paylaştık. CAN okulda nasıl bir çocuk konulu gözlemlerini paylaştılar, benim de beklentilerimi öğrenmek istediler.

Önce CAN nasıl bir çocukmuş, aklımda kalan tanımlamalar: sevgi pıtırcığı, özgür ruhlu, bağımsız olmak isteyen... Benim beklentilerime gelince aslında çok özetle; mutlu kendi ayaklarının üzerinde durabilen bağımsız bir birey olması... Böyle bakınca doğru yoldayız gibi görünüyor. Daha yapılacak çok işimiz var ama önümüzde de uzun bir ömür olsa gerek :)

Konu bir yerde rüyalara geldi. CAN ile ilgili dönemsel olarak değişen ama kendi içinde tekrar eden rüyalarımdan bahsedince kurum psikoloğu bu tip rüyaları önemsediğini belirtti. Herhalde çok istediğim ve çabaladığım konuları öylesine içselleştiriyorum ki rüyalarımda görüp duruyorum. Tıpkı CAN hastanedeyken eve geldiğini, başını tutamazken oturduğunu, sonrasında yürüdüğünü, son dönemde de birdenbire büyük adam gibi konuştuğunu görüp durduğum gibi... En son evvelki gece yine rüyamda pıtır pıtır konuşmaya başlıyor CAN, "aaaa ne dedi, duydun mu?" derken yanımdakine o durmayıp devam ediyor cümleleri ardarda sıralayıp beni şok etmeye. Dün gece de kendimiz için hazırladığım yemekten yiyordu, şaşkın bakışlarım arasında "nasıl yani? çiğniyor mu gerçekten?" derken ben, rüyamda tabi, şimdilik...

Günün günden güzel olsun meleğim, seni çok seviyorum...

It is our second year in preschool. The first day we left home for school is like yesterday... We took our daddy with us with the how should I dress him and what should I put in his bag hustle. So much has happened after that first trip we took with a bit of a worry and the happy pride that knuckled in our throat...

This week they had the parent meetings for CAN's class in preschool. I had half an hour in tears with his teacher and school psychologist. They shared their observations about CAN at school and asked me about my expectations.

Let's start with their portrayal of CAN as I can remember: love butterfly, free soul, wants to be independent... What I expect in very short: for him to be a happy individual who can stand on this own feet freely... When you look at it this way we seem to be on the right track. We have a lot more to accomplish but we should have a long life ahead of us too :)

The topic came to dreams at some point. When I mentioned my dreams which changed with periods but recurred consecutively, the school psychologist said she valued such dreams. I guess I internalize things that I want so much and struggle for that I keep seeing them in my dreams. Just like I saw CAN at home when he was still in the hospital, him sitting when he was not even holding his head, afterwards him walking, lately him talking like a grown up just out of blue... The night before CAN started talking in my dream and kept talking leaving me in shock and saying "oh my, did you hear that?" to the person next to me. Last night he was eating from the food I cooked for ourselves while I was saying "how come he is eating that, is he chewing?", in my dream that is, for now...

Each day be better than the one before for you my angel, I love you so much...


20 Mart 2012 Salı

Ağlama ihtiyacı / Need to cry

Bu ara yine ağlamak istiyorum, sürekli burnum karıncalanıyor... Üzülüyorum, seviniyorum, kızıyorum ama duygu varsa işin içinde benim gözümden yaşlar süzülüyor. Bugün Pazar, görece sakin bir gün, hava çok güzel dışarda, evi gönlümce havalandırdım, oğluşumla D vitamini ihtiyacını fazlasıyla karşıladık güneşin ılık dokunuşuyla, baharı seviyorum, derken bile gözlerim doluyor.

Yine sinizoidal dalışlardan birinde miyim yoksa bahar nezlesi mi bu benimki? Kendimi iyi hissetmek istiyorum, hayatın ve CANımın tadını çıkarmak istiyorum, kuvvetli olmak ve başarmak istiyorum,  kıkır kıkır hatta kahkahalarla gülmek istiyorum, keyifle huzurla paylaşmak; ama hep birşeyler kursağımda kalıyor sanki, hep bi burukluk... Bu bahar diyorum, bu yaz diyorum, bu sene herşey farklı olacak ama sonra bir hüzün kaplıyor içimi...

Yok yok yapmayacağım, kendimi bırakmayacağım, artık mutlu olacağım, oğlumla, kocamla, ailemle, arkadaşlarımla sevgi  ve refah içinde sağlıkla yaşayacağım :)

These days I want to cry again, my nose quivers constantly... I am sad, happy, angry all the same, if feelings are in the way my eyes are filled with tears. Today is Sunday, it is comparatively a calm day, the weather is beautiful outside, I have ventilated the house as I please, we have gotten all the vitamin D we need with my son with the warm touch of the sun, I love spring, and my eyes are wet again saying so.

Am I in one of those sinusoidal dives again or do I have the hay fever? I want to feel good, I want to enjoy life and my CAN, I want to be strong and succeed, I want to giggle and even roar with laughter, want to share with delight and peace; but somethings seems to get stuck in my throat, always an acerbity...  I say that this spring, this summer, this year everything is going to be different, but then I feel blue again...

No no no, I won't do it, I will not let go, I will be happy here after, and live in love and prosperity with my son, my husband, my family, my friends :)