Hoşgeldiniz / Welcome

Dünyama attığınız bu adımın size yanlız olmadığınızı hissettirmesi ümidiyle...
With the hope that the step you have taken into my world will make you feel you are not alone...

24 Ekim 2012 Çarşamba

Kararlar Vermek / Making Decisions

Yeni bir insan ile ilgili tüm kararları ilk yıllarda birileri verir. Olmasına karar verilir, daha sonra doğmasına, ne zaman yiyeceğine, ne zaman altının değiştirileceğine, ne giyeceğine... Her ne kadar özellikle bazıları bu süreçlere katılma çabasında olsa da bu durum genel olarak sorunlara ve rahatsız edici durumlara yol açar çoğu zaman.

Bazı çocuklar benim CANım oğlum gibi hayatlarında en başından itibaren belirleyici bir rol üstlenirler, en azından dışardan bakıldığında durum o şekilde algılanabilir. 25 haftalık doğmaya, yaşama tutunmaya veya yemek yememeye kararlı görünebilirler. Ama bu kararların (!) muhtemel sonuçlarını bilmedikleri gibi doğanın çağrısına boyun eğiyor da olabilirler :)

Ama bir gün gelir ve bu minicik ruhlar gerçekten ama gerçekten kendi adlarına bilinçli ve sonuçlarına katlanmaya gönüllü oldukları kararlar vermeye başlarlar. Büyümek, olgunlaşmak böyle birşey olsa gerektir. Buna benzer günlük olaylar bana gelişim değerlendirme envanterlerinden çok daha fazla anlam ifade ediyor. CAN bir süredir böyle kararlar veriyordu. Ama bugün bunlardan birkaçı üst üste geldi, hatta günün tümü bu şekilde ilerledi ve ben artık eminim ki CAN bir birey olarak hayatının sorumluluklarını üstlenmeye hazır (!), en azından o öyle düşünüyor :)

Evet bugün bir tatil sabahıydı, CAN da bunu biliyor olacaktı ki sabah saat 10'a kadar uyudu. Kahvaltı faslından sonra dışarı çıkmak istedi. Tamam çıkalımdı ama bugün biz büyüklerin planına göre baba çalışacak, anne-oğul gezilecekti. CANın planı böyle değildi. Kendisi bugünü baba-oğul günü olarak belirlemişti. Babasıyla dışarı çıkmak istediğini ve annenin evde kalması gerektiğini öyle güzel ve mızırtısız anlattı ki hayır demek imkansız gibiydi. Onlar gezdi, anne evde çalıştı. Olsundu, geldiklerinde ikisinin de yüzü gülüyordu, belki de böylesi herkes için daha iyi olmuştu. Yemek yedikten sonra gidip salonda koltuğa oturdu CAN, anne uyumalı kendisi oturmalıymış. Hatta bana iyi uykular öpücüğü bile verdi. İnanılmazdı. Adam resmen bugün geç kalktım ve henüz öğlen uykusuna yatmak istemiyorum diyordu. Ama yine bunu öyle tatlı ve makul bir şekilde yapıyordu ki savunmasız kabullenmek kalıyordu bana...

Umarım hayat sana hep kendi kararlarını alma ve uygulama şansını versin, mutluluğun daim olsun miniğim. Seni her halinle, bağımsız ve kendine has kişiliğinle, her gün biraz daha fazla seviyorum. Günün günden güzel olsun CANım.


All decisions about a new person are taken by others in the first years. The one is decided to exist, then to be born, when to eat, when to change, what to wear... Although some try to be a part of these procedures, most of the time this effort causes problems and unpleasant cases.

Some children, like my son CAN, take on a leading role in their lives; at least it can be evaluated as so when inspected from the outside. They can look determined to be born as a 25 weeker, hold on to life or not to eat food. But they do not know the consequences of these decisions (!) and they may only be obeying the call of the nature :)

But a day comes and those tiny souls really but definitely start making decisions of their own that they will bare the consequences of. Growing up, maturing must be something like this. Everyday actions like these mean a lot more to me than the development evaluation surveys. CAN has been making such decisions for a while. But today a few have followed each other, in fact the whole day progressed as so and I am now sure that CAN is ready to take on life as a responsible individual (!), at least he thinks so :)

Yes today we were to wake up to a holiday morning, CAN must have known this thus he slept until 10 am this morning. He wanted to go outside after breakfast. This was fine but according to the plans of us adults, dad was to work and mother-son were to go out. CAN's plan was not so. He had decided that today was father-son day. He explained so beautifully and without grumbling that he wanted to be with his father that it was impossible to say no. They went out, mother worked at home. It was OK, they both had happy smiles when they returned, maybe this was best for everyone. After lunch CAN settled in the couch in the living room, mom was to go on to sleep and he was to sit there. He even gave me a good sleep kiss. It was unbelievable. The guy was explicitly saying that he slept late today and he was not ready for the afternoon nap yet. Then again he was doing it so sweetly and moderately that I was there to accept vulnerablely.

I hope life always gives you the chance to make and apply your own decisions, may your happiness be lifelong my little one. I love you a bit more every other day with all your ways, with your independent and unique personality. I hope each day of yours be better than the one before my CAN.

4 Ekim 2012 Perşembe

Küçük Şeyler / Small Things

Bazen hayat sürpriz mutluluklar yaşatıyor insana. Sıradan bir güne uyandığınızı sanıyorsunuz ama değil, o gün sanki sihirli. Herşeyin ayrı bir kokusu, sesi, tılsımı var o gün. Bugün işte o günlerden biri...

Sabah her zamanki gibi uyandım sabah sekiz sularında, baktım CANım uyuyor, bir iki şey yaptım yapamadım derken uyandı küçüğüm. Uzandım yanına azıcık keyif yaptık, kalktık, banyo faslından sonra kahvaltı, okul için hazırlandık. Tam kapıdan çıkacakken, kapının üzerinde babamızdan bir not "arabayı almadım" yazıyor üzerinde. CANa söylediğimde çok mutlu oldu arabayla gidecek olmasına okuluna. CANı okula bıraktım, arabaya doğru yürürken hemen bir plan yaptım.

Yapmak isteyip de yeterli zamanı ve arabayı bir arada bulup yapamadığım birşey yaptım. Çok iyiydi, huzurlu bir sabah, yeni bebek kokusu, misss... Zaman su gibi aktı geçti tabi, CANı okuldan alma vakti geldi. Gün tılsımını hiç ama hiç kaybetmeden devam etmeye kararlıydı.

Ayaküstü CANı alırken okulda geçirdiğim birkaç dakika içersinde herkes sözleşmiş gibi ardı ardına birşeyler anlatmaya başladı. Önce CANın müzik öğretmeni "CAN şarkılara çok güzel katılıyor" dedi. Sonra inglizce öğretmeni kendisi gitar çalarken CANın nasıl sandalyesini alıp önüne çekip oturduğunu ve çalışını ne kadar dikkatli izlediğini anlattı. "Çocuğunuzu seviyorum, sevilesi bir adam o" diyordu.  En son olarak ta sınıf öğretmeni geldi, CANın hikaye kitabını bulmuştu ama çantasında olmadığı için farkedememişti ve sınıfta okuyamadığı için üzgündü, çünkü "CAN o kadar güzel kıpırdamadan oturup dinliyor ki kitap okunurken" diyordu...

Küçük şeyler, mini mini dokunuşlar, her gün hayatla buluşsalar :)


Sometimes life lets people experience surprise happinesses. You think you have waken to an ordinary day, but it is not so, that day is magical. Everything has a different smell, sound, charm that day. Today is one of those days...

I have woken up around eight this morning like always, I checked to see that CAN was asleep, I completed one or two chores and my little one woke up. I lied beside him for a little while to cuddle, we got off the bed, completed the bathroom part, had breakfast and got ready for school. Just as we were about to leave, there was a note on the door from our dad and it said "I did not take the car". CAN was happy to learn that we were going to school by car. I dropped CAN to school, I made a plan walking back to the car.

I did something I have been wanting to do, but had not managed to find enough time and the car together thus far. It was so good, a peaceful morning, new baby smell, mmmm... Time flow by so fast and I had to leave to pick up CAN from school. The day was determined to continue without loosing any of its charm.

During the few minutes I spent in school while picking up CAN everybody started talking one after another like they had made an unspoken agreement. For starters the music teacher said "CAN participates in songs very well". Then the english teacher told me how CAN pulled up his chair to sit right in front of him and watched him playing so carefully. He said "I like your kid, he is a lovable guy". And finally the primary class teacher came, she had found CAN's story book, but hadn't recognized it since it was not in his bag and she was sad since they had not had the chance to read it in class, because "CAN sits still and listens so well while reading" she was saying...

Small things, tiny miny touches, wish they meet up with life every day :)