Hoşgeldiniz / Welcome

Dünyama attığınız bu adımın size yanlız olmadığınızı hissettirmesi ümidiyle...
With the hope that the step you have taken into my world will make you feel you are not alone...

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Adım Adım / Step by Step

Bazı insanlar ne kadar kolaycı, minimum çabayla olsun herşey istiyorlar, kabul etmek lazım herkes ister böyle bir hayatı...

Doktorsan rutin hasta, öğretmensen zeki öğrenci, yöneticiysen zehir gibi bir ekip istemek herkesin en doğal hakkı mı? Peki ya öyle olmazsa, kapını eşi benzeri olmayan sağlık problemleri olan bir hasta çalarsa veya özel gerksinimli bir çocuk varsa sınıfında o zaman ne olacak? Bu insanlar farklılar ve diğerlerine göre daha çok ilgiye ve emeğe ihtiyaçları var diye arkamızı mı döneceğiz? Yoksa o insanın verdiği savaşa destek olarak mı karşılık vereceğiz?

Olmaz demek, imkansız demek, yapamaz demek, gerçekleri konuşmak mı yoksa kaçmak mı? Olur demek, denemek, çaba göstermek, hayalperestlik mi yoksa kalıp savaşmak mı? Sadece bu farklılaşan tavır yüzünden kazanılan veya kaybedilen nice insan yok mu? Kaybedilen insanlar yitip giderken kazanılanları bütün dünya öğrenmiyor mu?

Başarı hikayeleri olağan gidişatlardan doğmuyor. Neden mi? Çünkü herkesin yaptığından yaşadığından farklı olan, farklı bakan ve yılmadan devam edenler, zorlukları aşmanın bir yolunu bulabilenler, herşeye rağmen başarılı olanlar başarı hikayelerinin yaratıcıları... Herşeyin dörtdörtlük gittiği durumlarda ise ulaşılan nokta ancak beklenen son olabiliyor.

Benim CANımın bugünlere gelmesi bir başarı hikayesi, hatta bir mucize... Bugünlere gelirken bize destek olan ve bu yolculuğa emeğiyle yüreğiyle katkı veren herkese büyük şükran duyuyorum. Attığımız her adımda bizimle olacaklar ve gururlanacaklar :) Diğerleri mi? Onlar küçük dünyalarında, sıradan, sınırlı hayatlarına devam edecekler...


Some people want everything to be a piece of cake, they want everything to be accomplished with minimum effort, everybody would want such a life so to speak...

Routine patients if you are a doctor, smart kids if you are a teacher, a great team if you are a manager is something everybody naturally deserves, is that so? What if that is not the case, a patient with numerous matchless health problems comes by or a student with special needs is in the class, what happens then? Are we going to turn our back because these people are different and they need extra care and effort? Or are we going to respond by supporting that person in the fight?

Is it telling the reality to say that it won't happen, it is impossible, can not be done or is it running off? Is it being a dreamer to say that it can happen, to try, to put an effort or is it to stay and fight? Aren't there many people lost or found just due to this differentiating attitude? Aren't the lost people gone forever where the found are known by the whole world?

Success stories are not created by regular proceedings. Why? Because the creator of success stories are the ones who do and live differently than others, who look differently and continue without giving up, who find a way to overcome difficulties, who succeed despite everything... The point reached when everything is perfect can only be the expected inevitable.

My CAN reaching to these days is a success story, even a miracle... I am grateful to all those who have supported us and who have contributed to this journey with their effort and heart. They will be with us in every step we take and they will be proud :) The others? They will continue their ordinary, limited lives in their small world...

19 Temmuz 2012 Perşembe

Tatil / Holiday

Götürülecekler listesi yapılmadan, acaba birşey unuttum mu diye endişelenmeden, hatta yanınıza fazla birşey almadan, günibirlik bir seyahate biraz ihtiyatlı çıkarcasına çıktık evden geçtiğimiz Pazar. Aslında Cuma'ya kadar sürecek bir tatildi planlanan ama evimize 15 dakika mesafede bir otelde ve akşamları CANımızı birkaç saatliğine babaanne veya anneanneye bırakarak yapılan akşam planları sebebiyle zaten hep uğrayacaktık eve nasılsa, o zaman alırdık ihtiyacımız olanları duruma göre...

Herşeyi boşverdik bu hafta; okula gitmedik, kapatma veya oral terapi yapmadık, ödevlerimize çalışmadık, tam serdik desem...

Hergün havuzda yüzüyoruz CANla, iyice alıştı artık, hareketleri rahatladı, yüzündeki endişe oluşmadan keyif alarak havuzun bir ucundan bir ucuna kendi kendine gidip geliyor kollukları ve yüzme tahtası ile ayaklarını çırparak. Ve hatta kendine öyle güveniyor ki, kısa süre önce üzerime kene gibi yapışan aynı çocuk değil sanki, ellerini yüzme tahtasından bırakıp bana su atıyor küçüğüm :) Önümüzdeki hafta bizim evin yanı başındaki havuz açılırsa yüzme derslerine başlamasını umuyorum CANımın arayı açmadan. Fiziğine kimyasına herşeyine iyi geliyor su CANın kanımca.

Bugün havuzdan çıkıp duşumuzu aldıktan sonra bir şezlongda sarmaş dolaş yatıp masal anlatırken CANıma oradan geçen biri "ooohhhh keyfe bak ya ben de istiyorum, ben de gelebilir miyim?" dedi içtenlikle. Gerçekten de birileri bizim yerimizde mi olmak istemişti? İçimi çocuksu bir mutluluk kapladı :)


Without making a take along list, without worrying about forgetting something, even without taking much with us, just as leaving for a day trip with some extra caution we have left home last Sunday. In fact the plan was a trip that would last until Friday but it was in a hotel 15 minutes to our house and we have made plans for the nights and would be leaving CAN with grandmas so we would be home anyway and could pick up anything that was necessary.

We have let go of everything this week; we have not attended school, we have not closed our eye or did not do any oral therapy, we have not done any homework, let me say we were all so lazy...

We are swimming in the pool every day with my CAN, his movements have relaxed, he swims across the pool with his armbands and swimming board just flapping his feet without a look of worry in his face enjoying it. My little one trusts himself so much that he leaves his grip of the swimming board and throws water at me as if the child who clang to me inseparably just a short time ago is not him :) Before any time lap I hope CAN can start swimming lessons in the near by pool that is supposed to open next week. I believe water is good for physic and chemistry of CAN.

Today after the swim in the pool we took a shower and were story telling in a day bed all cuddled up with CAN and someone passing by said "ooohhh what a pleasure, I want some too, can I come along?" sincerely. Did somebody really want to be in our place? A childish happiness surrounded me :)

12 Temmuz 2012 Perşembe

26 Haftalık / 26 Weeker

CAN 25 haftalık doğdu ya yetmemiş bana, rüyamda yine hamileymişim, yine durup dururken 7 dakika ara ile sancılarım başlamış. Yakında bir hastane doktor birşey varmış, gidiyoruz. Doktor diyor ki, doğuruyorsun acil sezeryana alacağız. Ben diyorum ki, ne doğurması daha 26 haftalık bu bebek, zaten bir tane 25 haftalık doğurdum, bunu daha doğurmayacağım (nasıl olacaksa?). Başka bir hastaneye gitmemiz lazım diyorum eşime, arabayı almaya gidiyor ve ben uyanıyorum...

Anadolu lisesi sınavlarından sonra uzun bir süre sınava yeniden yeniden girdim rüyalarımda ve sonra üniversite sınavları ayrı bir kabustu, üniversiteden mezun olduğumda hala sınavının etkileri bitmemişti. Şimdi de CANınım doğumu, ara ara tetikleniyor içimdeki korkular! Geçen gün okuduğum "dünyanın en küçük bebeklerinden biri taburcu oldu" yazısının etkisi mi, yoksa hamile arkadaş sendromu mu bilemiyorum? Ama CAN tek çocuk olarak kalacak onu biliyorum :)


It was not enough to have CAN as a 25 weeker, I was pregnant in my dream, the labor travaill had started 7 minutes apart without any reason again. There was a hospital doctor something close by and we went. The doctor said, the labor has started and we will perform c-section. I said, what are you talking about this baby is only 26 weeks old, I have already given birth to a 25 weeker, I am not delivering this one yet (how come?). I tell my husband that we should go to another hospital, he leaves to bring the car and I wake up...

After the college exams I had many dreams about taking and re-taking that exam for a long period of time and then the university exam was another nightmare, the effects of it were not finished even when I graduated form university. And now the birth of my CAN, my fears are triggered from time to time! Is it the affect of the "one of the tiniest babies ever go home" article or the pregnant friend syndrome I do not know? But I know one thing and that is CAN will be a single child :)

8 Temmuz 2012 Pazar

Yaz / Summer

Yaz iyiden iyiye geldi artık, hava sıcaklığı 40 dereceleri geçti. Denizden güneşten faydalanalım, sıcaktan bunalmayalım, klima diye birşey var ama hasta olmayalım diyerek geçmeye başladı günler... Zaten yoğun olan programımıza bir de yüzme derslerini eklemek için araştırmalar başladı. Anaokulu yaz moduna geçti. CAN okulda yemeğe kalıyor artık, henüz yemiyor ama başlamak bitirmenin yarısıdır diye umuyoruz :)

Kış boyunca havalar artık bir ısınsa diye bekledik, hasta olmayalım diye çabaladık... Bahar, oldu mu olmadı mı anlamadan geçti ve yaz geldi. Şimdi de denizde mi üşüdü, güneşte mi kaldı, oynadığımız kumlar temiz miydi, klima mı çarptı, terledik mi, ıslandık mı... Off off, mevsimlerin değişmesi sadece endişelerin detayını değiştirdi, başka değişen birşey yok!

Bu hafta sosyal medyada tanıştığım bir anne CANın 25 haftalık doğduğunu öğrenince "...herşey geçecek..." demiş, bir başkası ise "ne yazık ki geçmiyor, canım her an peşinde" diye cevap vermişti, ben de "yaşayan biliyor" dedim.

Bazen herşeyi unutsam diyorum, bir anda tüm hafızamı yitirsem ve mevcut duruma açsam gözlerimi, hiçbirşeyi sorgulamadan garipsemeden normal kabul edip mutlu mutlu yaşamam mümkün olur mu acaba?


The summer is here, the heat has climbed over 40 degrees celsius. The days started to go by saying we should get the best out of sea and sun, should not get sun struck, there is the air-condition but we should not get sick... Research has been initiated to add swim lessons to our already busy program. The preschool has shifted to summer mode. CAN has started to stay for lunch at school, he is not eating yet but we hope starting is the half way to finishing :)

We have waited for the weather to get warm during the winter time, we have struggled not to get sick... The spring passed by before we could figure out if it were here or not. And now; was he cold in the sea, did he stay too much in the sun, was the sand on the beach he played clean, was the air-condition onto him, did he sweat to much, is he wet... My my, the changing seasons altered only the details of the worries, nothing major has changed!

This week a mother I met in the social media said, "...all will pass..." after she learned that my CAN was born as a 25 weeker preemie and another replied "unfortunately it does not pass away, it is behind you every instance sweetheart", and I said "the one who has lived through it knows".

Sometimes I say; what if I forgot everything, what if I lost my memory in a split second and opened my eyes to the current situation, would it be possible to accept all and lead a normal happy life without questioning or without a sense of strangeness?