Bir insana doğduğunda bir isim koymakla başlıyor ve asla durmuyoruz, herşeye bir ad veriyoruz. Bu adını koyma isteği nedendir, nereden gelir, ne işe yarar, bir bilen var mıdır? Hayır anlayamıyorum, ne oluyor adını koyunca? Anlamayı ve anlatmayı kolaylaştırıyor, etiketlemek, gruplamayı ve genellemeyi sağlıyor, desek en iyimser şekliyle, bu kadar aciz miyiz biz insanlık olarak bireysel farklılıkları tanımlamaya, anlamaya ve anlatmaya çalışmaktan? Her insan biricik derken, insanları ve yaşadıklarını öylece alıp ortak havuzlara atma isteğinin bizlere sağlıyacağını umduğumuz kolaylıkta kaybolan anlamlar ne olacak?
Günü gününe, anı anına uymayan bizler, normları ve dışında kalanları ayırt etmekten nasıl bir fayda umuyoruz? Şunu anlıyorum; yaşamı farklılaştıran unsurlar ve bunlarla baş etmeye çalışan insanlar var. Bu noktada, farklılıkların sebeplerini bulmak ve mümkün olduğunca işlevsel anlamda yaşamı kolaylaştıracak çözümler sunmak gerçekten olumlu bir düşünce, bunu her kişi için empati ile sağlamaya çalışmak ise sevgi ile yoğrulmuş bir emek yumağı. Tek çözüm bu, başka çare yok bence. Çare olacağız diye, insanların hayatlarını çekilmez kılmak, yapabilirliklerini arttırmak yerine kısıtlamak demek oluyor.
Bir insanın yapabilirlikleri üzerine yenilerini eklemek için, onun neleri yapamadığı hakkında hükümler vermek gerekmiyor. Bir yola çıkmak ve adım adım, gün gün ilerlemek gerekiyor ki, zaten hayat her insanı farklı bir yolculuğa çıkarıyor; "hangisi iyi? hangisi kötü?" kim, neye göre karar veriyor? Bir insan elinde olanla, elinden gelenin en iyisini yapıyorsa, kimseye söz söylemek düşmüyor...
We start with giving a name to a person at birth and we never stop, we give a name to everything. Why is this urge to give a name, where does it come from, what does it serve, is there anyone who knows? No, I do not understand, what happens when we give a name? With the best of intentions if we say that labeling makes it easier to understand and make understood by grouping and generalizing, are we this helpless as humankind that we can not try to define, understand and describe individual differences? What happens to the meanings that we loose with the hope to ease our lives while we throw people and their lives into common pools as we say each person is unique?
Us that have days and even moments that do not match one another, what is it that we hope to accomplish by differentiating the ones that fit in or that do not fit in the norms? I understand this; there are things that make like different and people trying to cope with life having these differences. At this point, it is a positive thought to find the reasons underlying the differences and put together solutions to ease life functionally as much as possible, establishing this with empathy for each individual is a love dough made with a lot of effort. This is the only solution, there is no other possibility as to my understanding. Making people's lives miserable while claiming to help is limiting their capabilities instead of elevating them.
To add on new abilities to a person's well being, it is not necessary to pass on judgement about the things the person can not do. It is necessary to get on the road and progress step by step, day by day, and that is what life does by taking each person on a different road; "which one is better? which one is worse?" who decides, depending on what? If a person is doing the best with all that is in hand, no other should be entitled to say no more...
Hoşgeldiniz / Welcome
Dünyama attığınız bu adımın size yanlız olmadığınızı hissettirmesi ümidiyle...
With the hope that the step you have taken into my world will make you feel you are not alone...
With the hope that the step you have taken into my world will make you feel you are not alone...
16 Mayıs 2016 Pazartesi
8 Şubat 2016 Pazartesi
Herşey bir sebep için olur..! / Everything happens for a reason..!
Herşey bir sebep için mi olur, gerçekten?
Yaşanırken değil de, sonrasında geriye dönüp bakınca mı anlam kazanır hayat?
Olup biten herşeye "bunun da bir sebebi vardır" mı demek gerekir?
Kabullenmek değil de bu, bekleyip görmek midir?
Bazı zamanlar nasıl olur da, herşey zincirleme rayından çıkar?
Ve nasıl olur da bazen, herşey ucu ucuna bir denk gelir, yolunda gider?
Nedendir bazen en güzelin keyfini çıkaramazken insanoğlu, bazen herşeyden zevk alabilir?
Bazen midir, bazısı mıdır, o değeri bilme halinde belirleyici olan?
Sonunu bilmek mümkün olsa hikayenin, hikaye aynı kalır mı?
Bilmemekten doğan buhran, gerçekten iyi olacağına olan inançla aşılır mı?
İyi olan nedir ki zaten?
Yaşayıp geçmeden anlaşılır mı?
Everything happens for a reason, is it so really?
Does life acquire meaning after it's lived and done and we look back on it all so after?
Do we have to say, "it should have a reason too" for all of everything?
Is it a wait and see, rather than an acceptance?
How does everything get out of track at times?
And how does it all come together so smoothly at others?
How come mankind can't enjoy the best at times, and gets pleasure from it all at others?
Is it at times, or the ones, that determine the state of value estimation?
If it were possible to know the ending of the story, would the story stay the same?
Is it possible to overcome the crisis by the faith for the best?
What is the best anyway?
Can it be evaluated before it is lived and passed?
Yaşanırken değil de, sonrasında geriye dönüp bakınca mı anlam kazanır hayat?
Olup biten herşeye "bunun da bir sebebi vardır" mı demek gerekir?
Kabullenmek değil de bu, bekleyip görmek midir?
Bazı zamanlar nasıl olur da, herşey zincirleme rayından çıkar?
Ve nasıl olur da bazen, herşey ucu ucuna bir denk gelir, yolunda gider?
Nedendir bazen en güzelin keyfini çıkaramazken insanoğlu, bazen herşeyden zevk alabilir?
Bazen midir, bazısı mıdır, o değeri bilme halinde belirleyici olan?
Sonunu bilmek mümkün olsa hikayenin, hikaye aynı kalır mı?
Bilmemekten doğan buhran, gerçekten iyi olacağına olan inançla aşılır mı?
İyi olan nedir ki zaten?
Yaşayıp geçmeden anlaşılır mı?
Everything happens for a reason, is it so really?
Does life acquire meaning after it's lived and done and we look back on it all so after?
Do we have to say, "it should have a reason too" for all of everything?
Is it a wait and see, rather than an acceptance?
How does everything get out of track at times?
And how does it all come together so smoothly at others?
How come mankind can't enjoy the best at times, and gets pleasure from it all at others?
Is it at times, or the ones, that determine the state of value estimation?
If it were possible to know the ending of the story, would the story stay the same?
Is it possible to overcome the crisis by the faith for the best?
What is the best anyway?
Can it be evaluated before it is lived and passed?
19 Ocak 2016 Salı
Evet, yapabiliriz..! / Yes, we can.!
"Başarının ölçütü başlamak değildir. Tamamlamak da değildir. Başarının ölçütü devamlılıktır. Bıkmadan, usanmadan, istikrarla devam etmek..."
Çok beğendim bu sözü; sanki beni, bizi, CAN'ın ekibini ve çabasını tarif eder gibi... Emeğe ve doğruya ulaşmak için sarfedilen çabaya inancımı ayakta tutmak için çok da ihtiyaç duyduğum bir anda çıktı karşıma, ne mutlu bana :)
Öyle bir yol ki bu, sadece başı ve sonu belli, doğduk ve öleceğiz, bu iki nokta net. Bu iki noktanın arası ise belirsiz, ne seçimler bizim ne sonuçlar kontrolümüzde, ama çabalıyoruz, elimizdekiler ile elimizden gelenin en iyisini yapmak için uğraşıyoruz. Nasıl bir motivasyonsa bu; pes etmeden, yılmadan, bazen yorulsak da devam ediyoruz, hele işin için de çocuklarımız var ise vargeçme şansımız olmuyor, sanki bitmez tükenmez bir enerji ve sabır ile hep devam etmek tek seçenek; en azından bana öyle geliyor.
Bu yolculukta CAN yoldaşlarımız oluyor bazen, karşımıza çıktıkları için şükrettiğimiz insanlar... Ve ben inanıyorum ki onların sayısı, karşılarına çıktığımız için şükredenler kadar az veya çok. Etme bulma dünyası, dedikleri bu olsa gerek. İnsanın gerçekten parayla, mevkiyle, şöhretle elde edemeyeceği birşey varsa o da o doğru yerde doğru zamanda gerçekleşen bu karşılaşmalar. Bazen ufacık bir tebessüm, bazen bir kalp ağrısının son bulması, bazen dünyevi bir mucizeye tanıklık eden küçük mutluluklar veya destansı hikayeler oluyor...
Bu insanlar bir bir biraraya geliyor ve bir ekip oluyor, hayatı güzelleştiren. "Bir ekip birlikte çalışan bir grup insan değildir. Bir ekip birbirine güvenen bir grup insandır." Tıpkı CANın ekibi gibi...
"The criteria for success is neither to start nor to finish. The criteria for success is continuity. To continue without giving up, letting down, with steadiness..."
I liked this saying very much; it was as though it described me, us, CAN's team and all the effort... It came up in such a time when I needed something to hold on to to support my belief about work and effort to reach what is right, lucky me :)
It is such a road, that only the start and the end is known, we were born and we will die, these two points are clear. But the interim of the two points is unclear, neither the choices are ours nor the results are under our control, but we try, we try to make out the best that we can with all that we have. Whatever the motivation; we do not stop, we do not give up, although we are tired at times we continue, and if there is the sake of our children concerned we do not have the chance to let go, it is as if the only possibility is to move on with a never-ending energy and patience; at least that is the way I see it.
In this journey we sometimes have LIFE accompaniers, people who we are thankful for... And I believe that the number of those people are as few or as many as the ones who are thankful for our presence in their lives. What they call, the world of doing and finding, should be this. These encounters at the right time and place are one of those things that are really not possible with money, position, fame. Sometimes a glimpse of a smile, sometimes the end to a heartache, sometimes a worldly miracle is witnessed with these small instances of happiness or legendary stories...
These people come together one by one and make up a team, beautifying life. "A team is not a group of people who work together. A team is a group of people who trust each other." Just like CAN's team...
Çok beğendim bu sözü; sanki beni, bizi, CAN'ın ekibini ve çabasını tarif eder gibi... Emeğe ve doğruya ulaşmak için sarfedilen çabaya inancımı ayakta tutmak için çok da ihtiyaç duyduğum bir anda çıktı karşıma, ne mutlu bana :)
Öyle bir yol ki bu, sadece başı ve sonu belli, doğduk ve öleceğiz, bu iki nokta net. Bu iki noktanın arası ise belirsiz, ne seçimler bizim ne sonuçlar kontrolümüzde, ama çabalıyoruz, elimizdekiler ile elimizden gelenin en iyisini yapmak için uğraşıyoruz. Nasıl bir motivasyonsa bu; pes etmeden, yılmadan, bazen yorulsak da devam ediyoruz, hele işin için de çocuklarımız var ise vargeçme şansımız olmuyor, sanki bitmez tükenmez bir enerji ve sabır ile hep devam etmek tek seçenek; en azından bana öyle geliyor.
Bu yolculukta CAN yoldaşlarımız oluyor bazen, karşımıza çıktıkları için şükrettiğimiz insanlar... Ve ben inanıyorum ki onların sayısı, karşılarına çıktığımız için şükredenler kadar az veya çok. Etme bulma dünyası, dedikleri bu olsa gerek. İnsanın gerçekten parayla, mevkiyle, şöhretle elde edemeyeceği birşey varsa o da o doğru yerde doğru zamanda gerçekleşen bu karşılaşmalar. Bazen ufacık bir tebessüm, bazen bir kalp ağrısının son bulması, bazen dünyevi bir mucizeye tanıklık eden küçük mutluluklar veya destansı hikayeler oluyor...
Bu insanlar bir bir biraraya geliyor ve bir ekip oluyor, hayatı güzelleştiren. "Bir ekip birlikte çalışan bir grup insan değildir. Bir ekip birbirine güvenen bir grup insandır." Tıpkı CANın ekibi gibi...
"The criteria for success is neither to start nor to finish. The criteria for success is continuity. To continue without giving up, letting down, with steadiness..."
I liked this saying very much; it was as though it described me, us, CAN's team and all the effort... It came up in such a time when I needed something to hold on to to support my belief about work and effort to reach what is right, lucky me :)
It is such a road, that only the start and the end is known, we were born and we will die, these two points are clear. But the interim of the two points is unclear, neither the choices are ours nor the results are under our control, but we try, we try to make out the best that we can with all that we have. Whatever the motivation; we do not stop, we do not give up, although we are tired at times we continue, and if there is the sake of our children concerned we do not have the chance to let go, it is as if the only possibility is to move on with a never-ending energy and patience; at least that is the way I see it.
In this journey we sometimes have LIFE accompaniers, people who we are thankful for... And I believe that the number of those people are as few or as many as the ones who are thankful for our presence in their lives. What they call, the world of doing and finding, should be this. These encounters at the right time and place are one of those things that are really not possible with money, position, fame. Sometimes a glimpse of a smile, sometimes the end to a heartache, sometimes a worldly miracle is witnessed with these small instances of happiness or legendary stories...
These people come together one by one and make up a team, beautifying life. "A team is not a group of people who work together. A team is a group of people who trust each other." Just like CAN's team...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)